26 Nisan 2017 Çarşamba
14 Nisan 2017 Cuma
Sporun Cazı
Tenis topu ve tenis raketinin buluşma anı öncesi
TED merkez kortunun üzerinden tenis merkezinin görünüşü
TED merkez kortu
Kort zemini üzerinde bir tenis topu
Enka tenis merkezinde veteranlar maçından bir kare
“RAKETİMİ SAKLAYARAK GEZERDİM”
TED merkez kortunun üzerinden tenis merkezinin görünüşü
TED merkez kortu
Kort zemini üzerinde bir tenis topu
Enka tenis merkezinde veteranlar maçından bir kare
“RAKETİMİ SAKLAYARAK GEZERDİM”
Tenis
Türkiye’de eskiden nasıldı, şimdi nasıl ve bundan sonra nasıl olacak? Bu
sorulara yanıt bulabilmek adına 15 senesi profesyonel olmak üzere 1963
senesinden bu yana düzenli olarak tenis oynayan Kılıçarslan Karayalçın ile
konuştuk. Karayalçın bize Türkiye’de tenisin 60’larda nasıl olduğundan, o
tarihten bu yana yaşanan süreçten ve günümüzde gelinen noktadan bahsetti.
Türkiye’de tenisin oynaması ve eğitim alması pahalı bir spor dalı olduğuna
dikkat çeken Karayalçın, tenis klüplerinin aidatlarının ve ders ücretlerinin
pahalılığına vurgu yaptı. Bu şartlar altında tenisin Türkiye’de zengin sporu
olarak algılanmasının doğal olduğunu ifade eden Karayalçın, bu algının
sebepleri ve doğurduğu sonuçları sıraladı.
Türkiye’de
tenise olan bakış açısı nasıl? Tenis elit kesimin sporu gibi mi algılanıyor?
Tenis
Türkiye’de çok gelişti. 60’lı yıllarda kabul edilebilir bir spor değildi. Tek
tük insan tenis oynardı. Raketimizi saklayarak gezerdik, çünkü erkekler futbol
oynardı. Tenis, Türkiye’de çok gelişti ama hala çok gerideyiz. Türkiye’den
tenisçi çıkmıyor. Bir Marsel İlhan var, o da devşirme. Bunun sebebi altyapı ve
maddi imkansızlıklar. Tenis elit sporu diyorlar, elit tabakanın yaptığı bir
spor değildir tenis. Elit ile parayı birbirinden ayırmak lazım. Bu parayla
ilgili bir şey. Tenis oynayabilmek için belirli imkanların sağlanması lazım,
bugün belediyelerin halka verebileceği hiçbir kort yok. Tenis oynayabilmeniz
için mutlaka bir kulübe üye olmanız gerekiyor ve en basit kulübün yıllık aidatı
minimum bin 500 lira. Tenis ekipmanları da çok pahalı. Tenis için kullanılan
malzemeler ithal ürünler oldukları için dolarla doğru orantılı. Bir kutu top 30
lira ve bir kutu topla en fazla bir veya iki kez oynayabiliyorsunuz. Bunun yanı
sıra tenis raketleri 700-800 lira civarında.
Dünyada
milyonlarca kişi tenis oynuyor. Dünya sıralamasında ilk 100’e girmek çok
önemli, fakat bu işin ekmeğini en fazla 25 kişi yiyebiliyor. Türkiye’den ilk
100’e erkeklerde Marsel İlhan, kadınlarda ise Çağla Büyükakçay girmeyi başardı.
Fakat bunu sürekli kılabilmek oldukça zor. Tenis futbol veya basketbol gibi bir
spor değil. Futbol oldukça geniş bi sektör ki malzemecisinden futbolcusuna
kadar herkes bu sektörden faydalanabiliyor ama tenis öyle değil, tenis nankör
bir spor. Teniste oynuyorsunuz, emek
veriyorunuz fakat kazanamazsanız hiçbir şekilde yatırdığınızı geri alma
şansınız kalmıyor. Dolayısıyla tenisçi olabilmek için maddi manevi çok büyük
fedakarlıklar gerekiyor. Teniste kırılma yaşı 14-15’tir. Yani tam amatörlükten
profesyonelliğe geçişin karar yaşları… İnsanlar gelecek korkusu, eğitim,
ekonomik şartlar derken bu işe büyük paralar yatıramıyorlar.
Eğer
iyi bir tenisçi olmak istiyorsanız senede 150 bin tl bütçe ayırmanız gerekiyor.
Türkiye’de tenis kulüplerinde saatlik ders ücreti 150 lira. Bu bir saat ile
olucak iş değil. Profesyonel tenisçiler günde 7-8 saatini kortta geçiriyor.
Yani kendinize özel bir hoca tutsanız sadece bir kaç bin dolar ona vermeniz
gerekir. Dolayısıyla kolay bir iş değil, meşakkatli bir iş.
Türkiye’de
tenisi sevdirmek ve tenise olan ilgili arttırmak adına ne gibi çalışmalar
yapılıyor?
Sponsorların
katkılarıyla gerek Türkiye’de düzenlenen uluslararası yüksek puanlı
ATP(Association of Tennis Players) turnuvaları, gerek ise yapılan televizyon yayınları
sayesinde tenis Türk halkınca sevilen bir spor dalı haline geldi.
Türkiye’de
yeterli sayıda tenis klubü ve tenis kortu var mı? Bunların sayısı arttırılmalı
mı? Türkiye tenisin önde gelen batı ülkeleri ile kıyaslandığında bu konuda ne
durumda?
Eskiden
İstanbul’da TED (Tenis Eskrim Dağcılık) ve İstanbul Tenis Kulübü olmak
üzere iki tane tenis kulübü vardı, şimdi ise 25 civarında tenis kulubü var.
Federasyonun çalışmaları ile altyapılar çok gelişti, çok değerli tenis
eğitmenleri var. Değişen ve gelişen antreman metodları sayesinde Türkiye’de
altyapıdaki çocuklar Amerika ve Avrupa’daki çocuklarla aynı eğitimi alabiliyor.
Türkiye’de
bir senedir tenis oynayan da elli senedir tenis oynayan da tenisin Türkiye’de
gelişmekte olan bir spor olduğunu ancak gereken değerin ve önemin verilmediğini
düşünüyor. Tenis oyuncularının ve tenis severlerin hem fikir olduğu ortak kanı,
altyapı yetersizliğinden kaynaklı maliyet. Ortak istek, bu maliyetin
düşürülmesi için Spor Bakanlığı, Tenis Federasyonu ve belediyelerin ortak bir
çalışma yaparak konuya gerekli ilgi ve alakayı göstermesi.
Etiketler:
ATP,
Çağla Büyükakçay,
Marsel İlhan,
Rafael Nadal,
TED,
tenis
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)